Enflasyon riskine dikkat! - Haber 1Haber 1

Enflasyon riskine dikkat!

01 Temmuz 2014 - 12:28

ABONE OL

2014 yılının ilk çeyreğinde yüksek fiyat seviyesi Türk ekonomisini oldukça hırpaladı. Türk ekonomisi ilk çeyrekte nominal olarak yüzde 14,8, reel olarak ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşti. Nominal GSYH büyümesi ile reel büyüme arasında 3,44 katı fark oluşması enflasyon etkisinin yüksekliğini gösteriyor. Diğer gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye’de enflasyon etkisinin yüksek olması, iç talebin düşürülme ve piyasaların sıkıştırılma yönünde ilan edilen 2014 yılı ekonomik politikalarının siyasetin baskısıyla başarısız kılındığını gösteriyor. Zira hane halklarının tüketim harcamalarında yüzde 2,9 oranında, kamunun nihai tüketim harcamalarında ise yüzde 8,6 oranında reel artışlar oldu. Kamu talebinin artarak devam etmesi seçimlerle ilgili olup OVP ve ilan edilen ekonomik ve para politikalarla ile uyumlu değil.
İhracatın önemli bir kısmının yöneldiği Euro bölgesindeki toparlanmanın etkisiyle dış talepte de önemli artış oldu ve bu kapsamda TL’nin rekabetçi dış değerlerinin de yardımıyla İhracat ilk çeyrekte reel olarak yüzde 11,4 oranında artış gösterdi. Ancak büyümenin hem iç, hem de dış talep ağırlıklı olarak gerçekleşmiş olması talep bileşeninde kalıcı bir dengelenmenin sağlandığı anlamına gelmiyor. Ancak Irak’taki gelişmelerin dış satımları hacimsel olarak negatif etkilediğini ve jeopolitik riskleri artırdığını görüyoruz.
•İlk çeyrekte sağlanan % 4,3 oranındaki reel ekonomik büyümenin, dolar bazında Kişi Başına Gelirin artırılma sorununu çözememiş olması Türkiye’nin ekonomik pozisyonlarının denge sorununun devam ettiğine ilişkindir.

•Özel tüketimindeki artışın devam etmesi cari açıkta beklenen daralmanın sağlanamayacağının göstergesidir. Özel kesim yatırımlarının azalması ve stokların erimesi, üretici fiyatlarının tüketici fiyatlarına henüz yansımadığını ve enflasyonist etkinin yılın geri kalanında da devam edeceğini gösteriyor. Bu bakımdan enflasyonda beklenen düşüş yılın geri kalan ikinci yarısında başlamayacak ve yılın son çeyreğine kadar uzayabilecek.
•Enflasyonda beklenen düşüş görülmeden yapılacak olası faiz indirimlerinin dış finansman akımları üzerinde yaratacağı tereddüt olasılığı, faiz indiriminin büyümeye yapacağı beklenen pozitif katkıyı negatife çevirebilir. Ancak küresel para politikalarının yönetiminde FED’in gösterdiği yönetim başarısı Türkiye’de dahil tüm gelişmekte olan ülkelerin likiditesine katkı yapmaya devam etmesi, faiz indirimi konusunda Türkiye için bir fırsat olabilir. Ancak enflasyon baskısı henüz azalmadan, tasarruf oranlarında kayda değer bir gelişim olmadan, Irak’taki gerilimin yönü ve TL’nin dış değeri dengelenmeden Merkez Bankası’nın son “ölçülü faiz indirimi”, ekonomik temeli bulunmayan ve erken alınmış bir aksiyon olarak değerlendiriliyor.
•Yılın geri kalan dönemleri için büyüme tahmininde mevcut imalat-sanayi kapasite kullanım oranlarına göre şekillenecek. Ancak Türk ekonomisinin en önemli özelliği olarak büyümenin ve siyasi risk priminin daima inişli-çıkışlı görünüm özelliği devam ediyor. Büyüme ve etkilenme açısından en yüksek oynaklık ise mali aracılık hizmetleri ve finans kesiminden kaynaklanıyor.
•Konut fiyatlarındaki artış dünya gelişmelerine paralellik göstermekle beraber kendi içinde stres birikimine yol açtığı da izlenmesi gereken bir diğer faktör.

Makro Analiz
Orhan Ökmen
JCR Eurasia Rating Başkanı
okmen@turcomoney.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.