Kanal İstanbul’a değil, yeniden inşa edilen İstanbul’a ihtiyacımız var - Haber 1Haber 1

Kanal İstanbul’a değil, yeniden inşa edilen İstanbul’a ihtiyacımız var

05 Mayıs 2011 - 0:29

ABONE OL

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, daha önce dillendirdiği ve geçen ay görkemli bir törenle ayrıntılı olarak anlattığı Kanal İstanbul Projesi, doğrusunu söylemek gerekirse güzel, heyecanlandıran bir proje. Hatta belki muhteşem bir proje olarak da nitelendirilebilir. Ama bizim, İstanbul’un, Türkiye’nin ihtiyacı olan bu proje değil.

Başbakan Erdoğan, projeyi hararetle anlattı ve sahip çıktı ya, yalakalar da hemen ortaya atılıp projeyi yere göğe sığdıramadılar, hatta daha da ileri giderek “yüzyılın projesi” diyerek iyice saçmaladılar.

Tamam, yukarıda da belirttiğimiz gibi Kanal İstanbul, ihtişamlı bir proje. Ama İstanbul’un, Türkiye’nin ihtiyacı olan bir proje değil.

Peki neden değil?

Bir defa 10 milyar dolara malolacağı belirtilen bu proje, belirtildiği gibi inşa edilirken binlerce insana istihdam imkanı sağlayacak. Bu elbetteki işsizlik belası için ciddi bir katkı sağlayabilir. En azından projenin yapım aşamasında ve sonrasında hayata geçirilecek oteller, alışveriş merkezleri ve benzeri yatırımlar için bu olgu önemli. Ne varki bu proje, özünde İstanbul’a nefes aldıracak, muhteşem İstanbul’u harika İstanbul yapacak bir proje değil.

Bu proje açıklandıktan sonra bakın bakalım kimler hemen üzerine atladı, kimler sahiplendi? Bu isimlere bir bakın, bu projenin ne kadar gerekli olduğu konusunda bir fikir verebilir. Bir defa çok yüksek ihtimalle bu proje ile ne kadar yağmacı varsa orada parsel kapmaya çalışacak. İstanbul’un ormanları, doğası katledilme tehlikesi ile karşıkarşıya kalacak. Ha bir de yakın çevresinde çok yüksek ihtimalle çarpık çurpuk, yamuk yumuk binalar inşa edilecek. “İzin verilmeyecekki ” demeyin. Daha öncekilere nasıl izin verildise bunlara da izin verilecek ya da göz yumulacak. Projenin etrafında pıtrak gibi çirkin yapılar şehri esir alacak.

Sonuçta bu proje sayesinde birkaç işadamı kazancına kazanç katacak, bölge talan edilecek, yağmacılık had safhaya ulaşacak, ama İstanbul yine rahatlamayacak, yine sıkıntılarla boğuşmaya devam edecek.

Proje ile İstanbul’un trafiği rahatlayacak diyenler var. Bu da doğru değil. Hemen belirteyim ki, şehrin bütününde esaslı bir çalışma yapılmadıkça istediğiniz kadar köprü, yol yapın, kanal açın bir faydası olmaz.

Sonuçta bu proje muhteşem bir proje, ama kesinlikle İstanbul’un ve Türkiye’nin ihtiyacı olan bir proje değil. Önceliği olan bir proje hiç değil.

Görüyorum ki Başbakan Erdoğan bu projeyi heyecanla ve hararetle savunuyor. Madem öyle ben de bir öneride bulunayım. Hızlı tren ve tüpgeçit gibi gerçekten önemli ve muhteşem projeleri hayata geçirmek için muazzam bir çaba gösteren Başbakan Erdoğan, eğer İstanbul’a ve Türkiye’ye çok daha faydalı olmak istiyorsa şehrin yıkılıp tamamen yeniden inşa edilmesi için hemen start vermelidir. 2023’e yakışacak olan proje budur.

Neden?

Bugün 15 milyonluk nüfusuyla İstanbul nefes alamaz durumdadır. Kentin tarihi yarımadasında eski binalar büyük bir tehlike içindedir. Trafik felç durumdadır. Ulaşım adeta kangren haline gelmiş vaziyettedir.

Öte yandan şehrin etrafını saran yeni semtler, gecekondularla, daracık sokaklarla, inanılmaz çirkin yapılarla İstanbul’un ihtişamına hiç ama hiç yakışmıyor.


Sadece bu mu?

Bu yapılarla İstanbul’umuz ciddi bir tehlike altındadır.

1999 Marmara Depremi’nde resmi rakamlara göre 18 bin insanımız hayatını kaybetti. 30 milyar dolar civarında da maddi kayba uğradı ülkemiz.

Son 10 yıldır bilim adamları, “geliyorum” diyen İstanbul depremi için sürekli uyarıda bulunuyor. Ancak Hükümet’in bu uyarılara çok ciddi bir yaklaşım sergileyip önlem aldığını söylemek çok zor.

Peki ne yapılmalı?

Bunu aslında birçok bilim adamı, deprem uzmanı dile getirdi. Allah korusun muhtemel bir İstanbul Depremi’nde kentin 4’te 3’ü yıkılacak. Yaklaşık 100-150 bin insanımız hayatını kaybedecek. Yine tahminen 100 milyar dolar civarında maddi kaybımız olacak. Allah korusun böyle bir durumda, Türkiye çok uzun yıllar belini doğrultamaz.

Bu ihtimal, bu tehlike bizi beklerken Hükümet’in başka projeler peşinde koşmasını gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum.

O halde Başbakan Erdoğan ve AK Parti yönetimi, yüzbinlerce insanımızın hayatını kurtarmak, yüzmilyarlarca dolarlık zararı önlemek için derhal start vermeli. Bu çerçevede İstanbul’un tarihi yapıları, silüeti mutlaka korunarak tüm binalar, yapılar yıkılmalı. Ama yerine şimdiki gibi uyduruk bir kentsel dönüşüm değil, gerçekten adam gibi bir dönüşüm yapmak gerekir. İstanbul, tamamen yeniden inşa edilmeli. Yolların genişliği, iki-üç katına çıkarılmalı. Daracık sokaklar, geniş bulvarlara yerini bırakmalı. Uyduruk parklar yerine devasa parklar yapılmalı. Şehrin su, elektrik, doğalgaz şebekesi yeniden ve birbiriyle entegre edilmiş olarak yeniden tesis edilmeli. Her semtte olabildiğince geniş meydanlar oluşturulmalı. Kent ferahlatılmalı.

Uzmanlara göre böylesine yeniden inşa çalışmasının bedeli, 10-15 milyar dolar seviyesinde. Muhtemelen bu rakam çok daha yukarıya çıkabilir. Ama değmez mi? Onbinlerce insanımızın hayatı kurtulacak, trafik rahatlayacak, İstanbul tarihi ihtişamına uygun bir kent haline gelecek.

Böyle bir proje ile inşaat sektörü ekonomiye inanılmaz bir dinamizm kazandıracak. İşsizlik sorunu çok büyük ölçüde halledilmiş olacak. Yani bu proje sadece İstanbul’a değil, Türkiye’ye de müthiş bir katkı ve rahatlık sağlayacak.

Tabii bu projenin ardından Türkiye’nin diğer tüm kentleri de yeniden inşa edilmeli.

Evet eğer Türkiye’mizin, insanlarımızın geleceğini düşünüyorsak bunları mutlaka yapmalıyız. Bunu yapacak liderler, Hükümetler tarihin sayfalarında altın harflerle yeralacak, sonsuza kadar şükranla, saygı ve sevgiyle anılacaktır.

Bu sebeple Başbakan sayın Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Lütfen enerjinizi Kanal İstanbul için değil, yeniden inşa edilecek İstanbul için harcayın. İnanın hem İstanbul’umuza hem de Türkiye’mize çok büyük iyilik etmiş olacaksınız.

kakilinc@haber1.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.