Kapanmayan dosyalar ülkesi - Haber 1Haber 1

Kapanmayan dosyalar ülkesi

18 Ocak 2013 - 16:24

ABONE OL

Türkiye’nin bütün cumhuriyet tarihi “kapanmayan dosyalar” ile bezeli. TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu raporu, kapanmayan dosyaların araştırılmasını da öneriyor. Komisyon çok önemli bir hizmet yaptı Türkiye tarihi için. Yaptığı çağrı ve hazırladığı rapor da gerçekten çok önemli.

Kapanmayan yüzlerce dosya var Türkiye’de. Zaman aşımına asla uğramayacak ve vicdanlarda hala çözülmemiş yüzlerce dosya. Uğur Mumcu dosyası kapandı mı? Hayır. Mumcu’nun değerli eşi Güldal Mumcu, eşinin öldürülmesinden sonra konuştuğu dönemin DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un kendisine şöyle söylediğini yazmış “İçimden Geçen Zaman” adlı kitabında: “Bu işi devlet yaptı; devlet isterse çözer.” Devlet kendi cinayetini çözmedikçe ve failleri bulup çıkarmadıkça Mumcu’nun dosyası hep açık kalacak.

Ya Eşref Bitlis dosyası ? Hayır. Sadece Bitlis’in değil, Bitlis’in silah arkadaşları Albay Kazım Çillioğlu, Korgeneral İsmail Selen, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Albay Rıdvan Özden’in dosyaları da ne hukuken ne de vicdanen kapanmış değil. Ahmet Taner Kışlalı dosyası, Necip Hablemitoğlu dosyası, Muammer Aksoy, Bahriye çok dosyası yıllardır açık. Hiç kapanmadı ve bu gidişle kapanacak gibi görünmüyor.

Bu ülke, kendi Başbakanını asmış ve kendi Cumhurbaşkanını zehirlemiş bir ülke… Ve o dosyalar da hala açık. Menderes’i kimin öldürdüğü belli. Ama Menderes’i bu cezaya mahkum eden mahkeme kararı hala ortada duruyor. Rahmetli Menderes’in dosyasını kapatmamız için o mahkemenin kararını hükümsüz kılmamız gerekiyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın dosyası da ölümünden bu yana 19 sene geçmesine rağmen hala açık. Onu kim öldürdü? Kimler zehirledi? Bulunana kadar dosyası açık kalacak.

1991, 1992 ve 1993’te işlenen cinayetlerin hemen hemen hiçbirinin dosyası kapanmış değil. 33 silahsız erimizin şehit edilmesi dosyası ? Hep açık.

Peki ya Danıştay saldırısı? TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş diyor ki: “Danıştay saldırısı faili meçhul kalsaydı ‘islamcılar türban nedeniyle bir yargıcı öldürdü’ diye tarihe geçecekti.” Türkiye, “amaca ulaşmak için her yol mubahtır, cinayet dahil” diyen İttihatçı gelenekten yakın zamana kadar kurtulamadı. Vatan adına cinayet işlemeyi birilerinin mesleği haline getiren bir ülkenin evlatlarıyız. “Vatan tehlikede” diye bağırıp birilerini ötekileştiren ve ötekileştirdiği birilerini öldüren sözümona “vatanseverlerle” dolu bu topraklar. Bu geleneği ortadan kaldırmamız lazım. Demokrasi adına İttihatçı geleneği tarihe gömmemiz gerekiyor. Yıllardan beri Türkiye’de cumhuriyet yönetimini “demokrasi” zanneden kalabalıklar vardı. O kalabalıklar, “söz konusu olan vatan ise gerisi teferruattır” sözüyle büyüdü. “Kurşun atan da, yiyen de şereflidir” dedi, Başbakanlar…

Kanın, cinayetin ve şiddetin yüceltildiği bu ülkenin sırtından anarşi ve terör hiç eksik olmadı. Hala da eksik değil. Geçmişiyle çoktan hesaplaşmış ve demokrasisi artık sağlıklı işleyen her normal ülkede yukarıdaki olaylardan bir tanesi bile gündemi derinden sarsar ve yöneticiler istifa eder. Bizde bunlardan çok var ve hepimize normalmiş gibi geliyor. Ama normal değil, hiç normal değil. Kapanmayan dosyaların kapanacak olmasına yönelik umutlarımızın zayıf olması da hiç normal değil. Keşke millet olarak bu dosyaların kesin olarak kapandığını görebilsek de vicdanlarımız rahatlasa, yüreklerimiz soğusa…

Keşke…

Aksi halde bu yazının başlığı sonsuza kadar bu ülkenin sıfatlarından birisi olacak: Kapanmayan dosyalar ülkesi.

Yani Türkiye.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.