İlahiyatçı yazar İhsan Eli Açık…

12 Ağustos Cmt günü, Radikal’den Pınar Öğünç’e verdiği röportajda, anlamak istemeyenlere “anlamlı mesajlar” vermiş.

Sayın Eliaçık röportajın bir bölümünde şöyle diyor:

“Arap Baharı yaşanıyor.

Bir yandan İtalya’da, İspanya’da Fransa’da Avrupa Baharı yaşanıyor.

Londra günlerdir göçmenler, yoksullar, işsizler ateşe veriyor şehri.

Bütün bunlar oluyorken sen beş yıldızlı otelde iftar açacaksın.

Benim 15 yıldır gördüğüm şu:

Ağlayanlar hep tuzu kurular!..

Yoksular iftar çadırına, zenginler beş yıldızlı otele…

Ve bunda hiçbir beis görünmüyor.

Biraz homurdanana da makarna, kömür, sadaka…

“Cumhurbaşkanıyla (Abdullah Gül’le) tanışıklığımız oturup çay içmişliğimiz var.

En azından 20-25 milletvekili arkadaşı.

Ama çizgiyi çiziyoruz ve diyoruz ki siz öbür taraftasınız..

Ebuzer_i Giffari’nin Muaviyeye dediğini diyoruz.

“Senle ayni kıbleye dönmüş olabiliriz.

Ayni namazı kılmış olabiliriz ama bundan böyle sen çizginin öbür tarafındasın.” Çünkü servet ve iktidar sahibi…

Ve bunu halktan hakkı olanlardan saklamış, kendine kenz (biriktiriyor) ediyor.

Şu anda da (Türkiye’de) ayni şey yaşanıyor.

Alın teri dökmeden, sadece kamu imtiyazını kullanarak zenginleşmiş, karısına cip alıyor.

‘Sınırsız ve sınıfsız İslam toplumuna doğru’ diye duvarlara yazdığımız bazı arkadaşlarımız, kavmin zenginlikten şımarmış ileri gelenlerine dahil olmuşlar.

(…..)

Tayip Erdoğan Mamak’ta idam edilenler için gözyaşı döküyor.

Referandumda oy almak için siyaset yapıyor, millet de yiyor.

Beni kandıramazlar.

Kariyerist ve konformistler; idealist değiller.

Buradan sosyal adalet çıkmaz…”

Devam ediyoruz…

İlahiyatçı Yazar İhsan Eliaçık bu kez 20 Ağustos Cuma günü Aydınlık’ tan Ülkü Demirtepe’ye vermiş olduğu röportajda yine çok önemli açıklamalarda bulunuyor…

Röportajın kimi bölümlerinde ki verdiği mesajlar ve bugüne yönelik anlamlı değerlendirmeleri şöyle:

“Dinin artık bir zenginlik gösterisine dönüştüğünü görüyoruz. 100 bin kişiye iftar verdiğini şişinerek söylüyor.

Bunun parasını nereden buluyor?

Bugün Türkiye’de din bir zengin eğlencesine dönüşmüştür.

(…) Kur’an’nın amacı efendi köle ilişkisini ortadan kaldırmaktır.

Kur’an “Boyundurukları kırın” diyor.

Siz sürekli sadakayla, zekatla insanları geçinmeye alıştırırsanız, zamanla verenler efendi, alanlar da köle olur.

Sen ona verdikçe, o da sana itaat eder.

Lütuf ile karşılığı itaat olan bir döngü oluşur.

Bu din insanı sadaka kölesi haline getirmek için gelmemiştir.

(…) Zenginlik bozuyor (insanı) zaten.

Kokain tedavisiyle uğraşan bir psikiyatr arkadaşım geçenlerde bana,”on milyon doları olup ta kokain almayan kimse yoktur” dedi. (…)

Televizyonlarda, Suriye’nin katliam yaptığına dair konuşmalar oluyor.

İktidar ve cemaat medyasındakiler daha bir dikkat çekici.

Nasıl oluyor da hep bir ağızdan başlıyorlar.

Yemin ederim ki bunlar adalet duygusundan, Allah’a inandıklarından bunu yapmıyorlar.

Haberleri ‘orada zalimler var bu zalimliği ortadan kaldıralım’ diye vermiyorlar.

Büyük güç istedi diye hepsi buradan bangır bangır bağırıyor.

Her şey bundan ibaret.

Ben seni bilmiyor muyum?

Senin ciğerini bilirim.

Sen böyle şeyleri bağıra bağıra konuşabilir misin yani?

Büyük güç istemese, sen Suriye hakkında konuşabilir misin?

Büyük güç işaret ediyor, ‘saldır’ diyor, bu kadar basit.

Dünyanın başka yerlerinde de zulüm var, niye onlar hakkında konuşmuyorsun?

Zaman Gazetesi’nde Samanyolu Televizyonu’nda Amerika aleyhine tem bir kelime var mı?

Dünyanın kurtarıcı meleği mi bu Amerika? Nasıl oluyor?”

Sevgili okurlar…

Doğu Perinçek Ramazan’ın gelişliyle ilgili olarak yazısına “Hoş geldin mübarek reklam ayı” başlığını koymuştu? Ne kadar doğru tespit değil mi?

Çevremizde yaşanan din istismarına, şovlara, tamamen reklama yönelik “merhamet dağıtıcılığına” bakınca yaşanmakta olan rezaleti tüm çıplaklığıyla görebiliyorsunuz…

Dinin AKP döneminde olduğu kadar istismar edilip, reklam ve şovlara malzeme yapıldığı bir dönem daha yaşamadı bu ülke!..

İnsanlar adeta dinden soğutulur hale getirildi…

Baştakilerin ve çevresindekilerin, iktidarla iç içe olanların zenginliklerine baktığınızda, doğal olarak içinizden şu geçiyor:

“Bu değirmenin suyu nereden geliyor?”

Bize muhalif diye bakan, kendilerini sözde “süper Müslüman” gören ve millete ulema pozlarında talkım vermeye çalışan internette yazı altlarında ki terbiye noksanı dinci “sütun asalakları” İlahiyatçı yazar Sayın İhsan Eliaçık’ın yukarıda ki açıklamalarına bakalım ne diyecekler?

Utanmazlığı her ortamda yakalardaki rozet gibi taşıyanlara ve yaşam biçimi haline getirmişlere zaten söz kafi gelmez. Onlar ne iseler yine ayni olacaklardır…

BURHAN ÖZBEY