Değişiklik çok önemli.. - Haber 1Haber 1

Değişiklik çok önemli..

28 Temmuz 2011 - 21:35

ABONE OL

Sanat gencliği sever derler ya, yani oyuncu fiziksel açıdan ne kadar gencse bir o kadar da sahnede, setde olmasını becere bilir. Ama Allahın kısmeti denilen bir şey daha var-kısmetine yazılmış yaş kadar ömrü yaşayacak vede sonra yerini devamçın olan birine vereceksin…

Şimdi sizlere sunacağım halk oyuncusu Rafig Azimov 50 yıldan öte sinemada, Tiyatroda çalışmış ve hala çalışarak serclierini düşündürme gücünde olan biri…Onun sanatı hep devletin, sanatseverlerin dikkatinde duruyor. Ben çocukluk yıllarımdan şu oyuncuyu takib ediyorum, sonralar onunla bir yazar olarak karşılaştım…

Artık yıllardır onun yaratıcılığı takib ediyor vede makaleler yazıyorum. Hep onunla röportraj öncesi telefon bağlantısıs kurarak işlerini, keyfini sormuş, sonra müsaitse buluşmayı önermişim. O bir oyuncu olarak belki tek oyuncu ki, yoğun çalışmasına rağmen(belki de benim yazar gibi yazılarımdan memnun kaldığı için ola bilir hep teklifimi hemen kabul ederek beni yıllardır çalıştığı tiyatroya davet etmiş. Bu defa da oyuncuyla Milli Tiyatroda buluştum, keyfimi haber alarak “senin dakik olman hep hoşuma gediyor” söylemesi oldu.

rafig_azimov_1.jpg– Keşke herkes senin gibi randevu saatine gecikmese, hep dakik olsa..

– Bu zaten benim huyum hocam..Röportaj yaptığım kişilerin hepsi benim şu huyumu çok sever…

– Hiç duydun mu herkes kendi işine çok benziyor diye?

– Duymuşum, galiba ben de kendi işime benziyorum..Ama siz de öyle birisiniz. Sinemada, tiyatroda çalıştığınız bu kadar zaman kendi sözünüzü demesini becerdiniz. Tiyatronun tarihi çok eski, ama sinema tarihi de yakın zaman değil. Belki her iki tarafta kendi sözünü demiş oyuncu olarak tiyatroyla sinemanı kıyaslayasınız?

– Kıyaslamaya ihtiyac varsa neden olmasın. Azerbaycan Tiyatrosunun tarihi 1873.yıla, Azerbaycan sinemasının tarihi 1898. yıla rastlıyor. Tiyatroda çalışan oyuncu ekibi sinema dünyasına da merak göstermiş vede her iki sanat ta ilginc roller yaratmışlar. Mesela Abbas Mirze Şerifzade gibi ünlü oyuncu sinemaya gelerek kendini yönetmen olarakta göstermiş. Aynı zamanda o devrin ünlü oyuncularından Mustafa Merdanov, Mirzağa Aliyev, Merziye Davudova ve b. sinemada kendi faaliyetlerini devam etdirmişler. Eğer eski devrin filmlerine baksak o zaman bahs ettiyim oyuncuların kendilerini nasıl role kaptırdıklarını, nasıl ilginc roller yarattıklarının tanığı oluruz. Hatta aynı oyuncular tüm hayatları boyunca tiyatroyla beraber sinemada çalışmışlar.

– O kadar da kolay değil yani…Canlı sahne vede hep sette olmak…

– Fark çok büyük. Şunu söyleyim ki, öncelikle sinema oyuncuları için tiyatroda çalışmak bazı zorluklar yaratırdı. Çünkü söylediyim gibi tiyatroyla sinema arasında fark büyük. Mesela sinema inceliği çok sever. Oyuncu büyük ölçüde olan çekimlerde yüzünde öyle bir ifade yaratmalı ki bu zaman asla kaba görünmemeli. Çoğuzaman bu gibi nedenle yaşca bizden büyük olan ünlü oyuncularımız bizlere tiyatrodan uzak durmayı tavsiye ederek: “Tiyatrodan uzaklaşarak sinemaya gelince o zaman bazı elementleri daha değişik yapma fırsatı kazanırsınız. Çünkü sinema bir ayna gibi tüm detalleri göstermesini bilir” diyordular.

– Hep düşünüyorum ki, tiyatro oyuncusu için sinemada çalışmak zor olamaz, ama sinema oyuncusu için tiyatroda çalışmak zor ola bilir. Haklımıyım, değilmiyim, bunu sadece siz diye bilirsiniz…

– Aslında haklısınız. Sinemayla Tiyatro arasında bazı farkların olmasına rağmen tiyatro sanatını iyi bilmeyen oyuncu için hep zorluklar olacak. Konuşma değişimden gediyor. Değişim, yani oyuncu kendini role kaptırarak kendiliyinden çıkıbta başka biri olacak. Başka birinin hayatını, yaşantılarını gösterecek. Tiyatroda makyaj, geysiler kabarık verilir. Tiyatroda provada proseslerinde oyuncunin senaryo üzerinde olan hazırlığı gelişiyor, ama sinemada böyle bir imkan, böyle bir zaman yok. Tiyatroda dramaturji malzeme ilk günden son güne kadar, tabii ki, hazırlık prosesinde gelişiyor.

Ama sinemada sonda olan pozisyon önce, önce olan pozisyon sonda yaratılma fırsatında. Bu açıdan oyuncudan yetenekli, hatta fazlasıyla yetenekli olması istenilen bir şey zaten. Yani oyuncu senaryo üzerinde öylesine çalışmalı tüm hallerde duruma göre hareket etmesini bilsin. Devamlılıq önemli. Eserde son noktaya ulaşmak için devamlılığı korumak gerekir, yoksa seyrcini inanadırmak imkansız.

– Galiba siz sinemaya geldiyiniz ilk günlerde bu gibi durumlara çok dikkat vermisnizi değil mi?

– Gerçi sinemaya ilk gelişimde çok zorlanıyordum, yani tüm bunları zorluklarla öğreniyordum, ama sonda anladım ki, hala pratikim çok az. Yıllar geçdikce zorluklarla baş etmesini de çabuk öğrendim. Şimdi bir zamanlar davet aldığım filmlere bakınca artık bir oyuncu gibi neleri nasıl yaptığımı, iyi mi, kötü mü kendimi role kaptırdığımı fark ediyorum.

Şimdi davet aldığım filmlere fazlasıyla dikkatle yaklaşıyorum. Sinemada değişik makamlar hep oluyor, bu yüzden oyuncu hep dikkatli olmalı. Mesela, yönetmenin talimiyle senaryodakı bir pozisyon üzerine hazırlanarak sete geliyorsun. Gelince değişik bir makamın tanığı oluyorsun.

Belki hava durumuyla ilgili, belki oyuncu arkadaşlardan birinin hasta olmasıyla ilgili ve b. nedenle ilgili hazırlık yapılan pozisyonun çekimi bir başka güne tayin edilir. Sonra üzerine hiç fikir yapılmayan pozisyonun çekimine karar verilir. Ne yapmalı acaba? Tabii ki oyuncu tüm senaryoda olan pozisyonlara hep hazır olmalı.

– Demek istiyorsunuz ki, sinemada devamlılık korunmaya bilir öyle mi?

– Genel olarak sinemada devamlılığın olması o kadar önemli değil. Ama unutmayalım söhbet çekim prosesinde olan devamlılıktan gediyor. Demin devamlılığın korunmamasının nedenini söyledim. Yani oyuncu kendini her duruma hazırlamasını bilmeli. Mesela ben senaryo üzerinde çalıştığım zaman bazı şeyleri not alıyorum. Yani tüm sahnelerde olan makamlara hazır durumda olmalı, durumu hep göz altında tutmalı, değişik her şeyi hemen fark etmeli.

– Aslında her şey oyuncunun ne kadar çok profesyonel olmasına bağlı. Mesela tiyatroda oyunci canlı sahnede olduğu için seyrcinin nasıll soluk aldığını bile hiss ediyor. Ama sinemada oyuncu kameraya-yani demir parçasına bakarak rol yaratmalı vede seyrcinin inandırmasını bilmeli. Bu çok zor bir durum. Siz nasıl beceriyorsunuz, bu gibi durumlarla nasıl baş etmenizi diyorum?

rafig_azimov_2.jpg– Oyuncu olarak sahnede seyrcini görmediyim gibi, sinemada da kameranı hiss etmiyorum. Sinemada büyük görüntüde çekilmek zor olduğu kadar da sorumlu. Her ikisinde çerçeve ola bilir, ama oyuncu çerçeveye sığmamalı, oyuncu özgür olarak kendi sözünü demesini bilmeli. Ama ne olur olsun hepsinde dikkatli, net olmalı.

– Dedikileriniz kendiniz hep yaptınız. O zaman söyleyin, şimdiye kadar kaç filme davet aldınız?

– Televizyon filmleri, yabancı ülkelerde üretilen filmler de dahil, bugüne kadar 50’ye kadar filmde ilginc roller yaratmışım. Son filmlerimden Almaniyanın, İran İslam Cümhuriyetinin vede kendi ülkemizde davet aldığım filmleri örnek göstere bilirim. Düşünüyorum ki, oyuncu kaç filmde rol aldığını düşünmemeli.

Çünkü önemli olan kaç filme davet alman değil, önemli olan davet aldığın filmlerdeki rollerle seyrcini nasıl düşündürmen. Benim seyrcilerim beni farklı rollerle kabul ediyor. Yani aynı filmi herkes kabul etmediyi gibi, bir oyuncu da tüm filmlerdeki rolleriyle kabullenmez.

Son filmim “Buta” isimli. Bahs ettiyim filmde çok yaşlı bir ihtiyarı yaratmışım.Film daha yeni, seyrci bile görmedi daha. Düşünüyorum ki seyrci bu filmde beni bir daha keşfetcək. Yani bir ihtiyarın kılığında felsefi fikirlerle zengin olan bir film. Bu yüzden diyorum ki değişiklik çok önemli. Düşünüyorum ki eğer tiyatroda, sinemada yarattığım rollerle seyrcini düşündüre bildimse demek yaşatığım hayatı boş yaşamadım.

– Aslında seyrci sevdiyi, kabul ettiyi oyuncunun yaratıcılığını hep takib ediyor, ama kabullenmediyi oyuncunu sokakta görürse bile hiç tanımıyor, belki tanımamış gibi yapıyor.

– Bu yüzden diyorum ki, oyuncunun yarattığı role kendini nasıl kaptırması vede yeni söz demek gücü çok önemli.

– 50 yıldır sanatınızla çok şey demek gücünüzü göstermişsiniz. Hem de 100-den fazla gösteride ve 50-den fazla filmde farklı rollerle düşündürdünüz. Boş zaman kaybı size göre değil, bilyoruz, ama bunları nasıl becerdiniz, onu bilmiyoruz?

– Sanat fedakarlık istiyor. Yetenekli olmak hala az, bu sanat a dikkat, itibar, heves gerekir. Aynı zamanda demin söylediyim gibi farklı rollerle seyrcinin karşısına çıkmalı vede onu düşündürmeyi becermelisin. Benim davet aldığım filmler sırasında bir film var ki, orda bir rolün 3 yaş devrini göstermişim.

– “Ömrün ilk saati” filmini diyorsunuz…

– Tabii ki, hangi filmden bahs ettiyimi bileceksiniz. Sinema araştırması kitabınızda bahs ettiyim filmle bağlı geniş bilgi vermisiniz. Yönetmen Arif Babayevin yönettiyi aynı filmde ilginc oyuncu ekibiyle bir aray gelmiştik. İyi hatırlıyorum, benim rolün 3 yaş devrini yaratmama karşı çıkanlar oldu. Yani genc olduğum üçün yaşlı devri pek iyi yaratamayacağımı düşünenler vardı. Çok genctim, rolün genc vede orta yaş devrini inandırıcı yarata bilirdim, ama 70 yaş devri için bir az inandırıcı gözükmüyordum. Ama yine de son söz yönetmenin oldu.

Yönetmen bana inandı vede herkese karşı çıkarak beni 70 yaş devri için de role hazırlattı ve film inandırıcı oldu. Aynı yönetmenle başka bir filmde de karşılaştık.

“Arkadan vurulan darbe” filmində yarattığım rolün 2 yaş devrine çekildim. Gerçi değişiklik oyuncu için çok zor, ama ilginc bir şey. Bugün yaşlı bir rol yaratan oyuncu, yarın kamera karşısına genc bir rolle çıkmaya hep hazır olmalı. Görüntü açıdan basit görüne bilir, oysa çok zor. Ama ben becerdim, tüm zorluklardan başarıla geçtim, demek oyunculuk mesleyinin sırlarını iyi öğrene bilmişim.

– Şimdiye kadar belki yüzlerce röportaj yapmışım. Tercih benim olduğu için röportja yaptığım kişilerin hepsi çok ilginc, mesleyinin profesyonelleri. Ama belki siz tek birisiniz ki, her şeyin sadece iyi tarafından bahs ediyorsunuz. Yani sizi üzen bir şey olmadı mı?

– Bu mesleyi tercih ettiyim zaman çok zor olacağını biliyordum. Benden önce bu meslekte çalışan oyuncuların faaliyetini takib etmiş, araştırmışım. Tüm zorluklara rağmen usta oyuncularla partnör oldum, bununla kurur duyuyorum. Bilyormusunuz eğer her şey sana hazır takdim olunursa o zaman şu durum zevkverici olamaz. Çalışmalısın, hazırlıkların olmalı, hep kendin üzerine çalışma yapmalısın. O zaman herhangi bir sanat nümunesinin yaranmasında senin az da olsa gücün görünecek. İşte sanat dediyimiz bu…

ULDUZE QARAQIZI
qaraqızı@rambler.ru

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.