Güney Azerbaycan kurtuluşuna kavuşacak - Haber 1Haber 1

Güney Azerbaycan kurtuluşuna kavuşacak

16 Mart 2011 - 14:04

ABONE OL

Vatanı sevmek az, onu korumak gerek, vatanı korumak az, ona sahib çıkmak gerek…Belki sadece sahib çıkmakta az, vatan uğuruna ölmek gerek…

Yıllardır vatandan uzaklarda yaşayan bir politik şair, ozan kardeşimiz var-Araz Elses isimli. Onu tanıyanlar Araz Elssesin hayatını nasıl zorluklarla yaşatığını biliyor, tanımayanlar onu görünce şaşırır. Çünkü görüntüsünde olan farklılık hemen dikkat çekiyor. Araz Elses insanları şaşırtığının hep farkında…Ama olsun, bu durum onu hiç de tedirgin etmiyor, aksine haliyle bile çevreye bir şeyler söylediğinin farkında…

Onu aradığım zaman nerde yaşatığını bilmiyordum, ama internetle takib ederek aramaya devam ettim, sonda buldum. Avrupada oturuyordu, röportaj için yarım saat zaman ayırdı. Baküde olacak yeni konser programına hazırlandığı için zamanının az olduğunu söyledi…..Yarım saatte geniş söhbet etmek imkansız olsa bile bazı sorularıma cevab ala bildim. Şimdi röportajı sizlere suncam, ama once hep beraber Araz beyin geçtiyi hayat yoluna bakalım.

araz_elses.jpg Özgeçmiş: Araz Elses 1971. yılda Güney Azerbaycanda-Sulduz şehrinde doğdu. Küçük yaşlarında müziğe büyük ilgi göstermiş, yıllar geçdikce bu ilgi çoğalmış. Hala küçük yaşlarında İran devletinin, Azerbaycan türklerinə karşi olan iyrenc politikasının tanığı olduğu için şu haksızlığa nefret ruhunda büyümüş. Vede küçük yaşlarından yurdu için, kendi dilinde şarkılar yazmağa başlıyor.

Sazıyla, sözüylə yıllarca uykuda olmuş ulusu oyanışa sesliyor. Yazdığı şarkılardan dolayı İran devletinin baskısında kaldığı için Ana toprağ ını terk ediyor.
1991. yılda Ana yurdun bağımsız bölümüne köçmüş. Ama bağımsız tarafta da bir çok zorluklarla uğraşmak zorunda kalıyor. İran devletinin düşmanlık siyaseti yürütenler burada da onu rahat bırakmıyor.

Tüm zorluklara rağmen Azerbaycanımızın bayrağı vede büyük ulusumuzun sevgisi onun kalbine direk olmuş.
1997.yılda Avrupa Yazarlar Parlamentosu tarafından politik şair, ozan olarak Norveçe davet almış. Artık yıllardır Avrupada yaşıyor, düny a ülkelerinde yaşayan yurttaşlarımızla buluşur, konsert programları düzenliyor.

– Nasılsınız Araz bey?

– Sagolun iyiyim, Sizin de iyi olduğunuzu umarım.

– İyi diyelim, iyi olalım. Azeri türkleri sizi çok seviyor, bilyorsunuz işte. Ya türk okurlarına kendini nasıl tanıtmak isterdiniz?

– Ben Güney Azerbaycanin Sulduz kentinde dogulmusum, Karapapak turklerindenim.
Genc yaşlarımdan yaşadığımız yerde bız Türklere karsı olan iğrenç siyasete karşı çıkmışım. İran devletinin siyasetine kar şı sazımla sozumle mücadele aparmışım. Belli bir süre sonra yurdu terk ettim, 1992 yıldan guzey Azerbaycan’da yasamağa başlatım. Daha sonra , 1997. yılda Norveç’e siyasi şair, ozan olarak göçtüm.


– Neden müslüman ülkeleri değil, yaşamak için Avrupanı tercih ettiniz? Oysa müslüman ülkelerinde yaşamakla daha çok iş yapmış olurdunuz…

– İnsan Can’ın götürüb kactıginda nereye gideceyi önemli değil, sadece korunacak bir yer arar!

– Lütfen soru için kusuruma bakmayın. Ama sizin kaçtığınız yer kendi müslümanlarımızın yaşatığı bir mekandı. Doğru bizler fars şovinizmine düşman olarak bakıyoruz, oysa farslar müslümanlarımız.

– Maalesef olanlar kendim istemeden baş veriyordu. Olaylar beni Ana yurdumdan uzaklaştırdı, artık orda kalamazdım.

– Sizi vatanda daha çok üzen bir hatıra var mı? Belki siz de sıradan bir hayatı tercih etseydiniz…

– Tüm hatıralar hep aklımda, zaten insanı üzen hatıralar onu hiç terk etmiyor ki…Orta okul yıllarında müzik festivaline katılmıştım. Festival için “Gül Azerbaycan” isimli bir parça seçmiştim. O parçayı söylediğimde festivalden kovultum. Daha sonralar türklük uzerine calışmalarımdan dolayı çektiğim acılar, gördüğüm yaşadığım hakaretler. Tüm yaşatıklarım konuşmakla bitmez ki…

– O parçayı şimdi söyleye bilirmisiniz?

– İsmini yazdım işte- “Gül Azerbaycan”, söylemesi başka zamana kalsın.


– Hayır şiir olarak söyledim belki şiir olarak yazasınız.

Ey anayurdumun gülü gülşeni
Sen Gül qucaginda böyüttün beni
Şeverem dünyalar boyunca seni
Şerefim şöhretim Gül Azerbaycan!

– Gül Azerbaycan dediyiniz ülkemiz sizinle kurur duyuyor…

– Teşekkür ediyorum. Benim mücadelem zaten benimle kurur duyan Azerbaycanımız için.

– İranda türkce okullar yok…Haksızlık ama…

– Tabii ki, haksızlıktı. 35 milyon turkun kendi dilinde okulu yok.

– Bu çok etkileyici bir durum, beni çok etkiliyor. Oysa orası bizim müslümanlar yaşatığı bir devlet, kendi devletimiz yani…

– Ama az sayda olan ermeninin okulu, akademisi bile var.

– Evet, çok acı bir durum…Bilyormusunuz hep düşünüyorum: Ermeniler sadece Azerbaycana düşman gözünde bakmıyor ki, ermeniler-müslümanlar bizim düşmanımız-diyor. Eğer kardeş ülkeler-İran, Türkiye ermeniler için her türlü ortam yaratıyorsa, vallahi başka diyecek bir laf bulamıyorum….

– Ermenilere ortam yaratanların kan kardeşlerimiz olduğuna inanmıyorum. Onlar bizden olanlar değil. Ama ne olur olsun artık her şey geride kalmış. Bilyormusunuz artiq devran değişmek üzere, ınsanlarımız oğuz uykusundan uyanmış.


– Yani uyanmışlar mı, ben hala uykuda olduklarını düşünüyorum. Vallahi ben artık müslümanların baskıda olmasına dayanam ıyorum. Yeter bu kadar baskı, yeter işkal, yeter haksızlık, yeter ölüm…

– Bizlerin de istediği bu zaten. İran adlı ülke yakın zamanda dağılmaya mahkum. Orada yaşayan milletler kendi milli hakklarını konuşmak için ar tık yola çıkmışlar. Er gec Güney Azerbaycan da kurtulusuna kavusacaktir..

araz_elses_1.jpg– İnşallah, ben o günün olacağına inanıyorum Araz bey…
– Ben de inanıyorum ve inandığım için söylüyorum.

– Belki politik faaliyetinizi bağımsız Azerbaycanda devam etdire bilirdiniz?

– Bilyormusunuz, Azerbaycanda benim gibi düşünce tarzında olan politikacıların orada yaşayıb siyasi çalısmasına imkanlar çok kısıtlı. Bu yüzden orada kalamazdım.

– Bu soruy u mahsus sordum. Aslında şüanda Azerbaycanda durum çok kötü…Her an her şey ola bilir. Mısırda 30 yıllık hakimiyet nasıl devrildiyse, hala Libyada olanları demiyorum…

– Bütün bunlar artık geride kalmış, millet gercekten uyanmış. Buna inanın.

Keşke

– Beni hep rahatsız eden bir şey daha var. Neden ama Güney Azerbaycan gibi büyük bir gercegi
Türkiye’deki kandaşlarim yeterince tanımıyor, bilmiyorlar. Acaba neden?

– Haklısısnız. Ama nedensiz hiç bir şey yok. Yılllarca bir birimizi tanımadık, dinimizden, dilimizden uzak kaldık. Ama çok şükür şimdi bir birimizi tanıma fırsatımız var, biz bir kan taşıyoruz.

– Bu baskılar mutlaka sona varcak, yeter ki, biz kendi insanlarımızın sesine ses verelim.

– Kardeş kardeşini tanımaya bilir mi, kardeş kardeşe karşı çıka bilir mi?

– Aynen katılıyorum. Kardeş kardeşine karşı çıkamaz. Yerinden asılı olmayaraq bu acılar Türkun acısı, Karabağ, Tebriz, Anadolu… Yatmış bir dert hepsi… biz beraber bu dertlere care bulmalıyız.

– Karabağ benim dedelerimin yurdu, Karabağ için hep ağlıyorum…

– Her şey iyiliğe doğru gediyor dedim ya…Güney düğünü çözülürse Karabağ anında çözülür!


– İnşallah..

– Ağlamayın, bu dert bitecek, Karabağ’da görecek günlerimiz var, gelecek bizimdir, bizim karşımıza çıkana yazık olacak.

– İnşallah… Karabağa ait şarkınızı dinledim, belki okurlarımız için Karabağdan bahs eden bir şiir söyleyesiniz.

– Neden olmasın.

Yüreğimde bir yara var,
Kara yaram Karabağ
Yüreğimin ortasına
Çekilmiş bir kara dağ
Dermanım bu bağda biter
Bağın adı Karabağ
Benim kara toprag yaram
Kuru sözle sağalmaz
Toprak toprak soylemekle
Toprak geri alinmaz
Toprak için kan gerek
Kan gerek kurban gerek
Sözle meydan alınmaz
Kurban gerek kan gerek
Hoydu hoy yaradaşlarım
Bizi gözle Karabağ
Dağlarında sarıbülbül
Çöllerinde harıbülbül
Bizi gözler Karabağ

Söylediyim bu şirr “Karabağ ” isimli şarkımdan bir parçadır.

– Karabağ uğrunda kurban gidenler çok Araz bey, ne yazık en iyi oğullarımız kurban gediyor

– Doğru…

– Çok üzgünüz. Düşünmeyin ki, bizler her şeye boş veriyoruz, hayır böyle değil. Biz hakkımızı istiyoruz.

– Bir milletin dini olmazsa yaşar, ancak dili olmazsa millet ölür. Yıllar boyu dilimizi almağa, bizi yok etmeye çalışsalar bile başaramadılar. Sonunda yine – Haray Haray ben Türküm- dedik.

– Haklısınız. Bir az da Avrupa hayatından bahs edelim, ne dersiniz?

– NASIL İSTERSENİZ…

– Kendinizi o yerlerde nasıl hiss ediyorsunuz?

– Aslında Avrupadan konuşulacak bir şey yok ki, burası çok soğuk, insanları soğuk, her şey bayağı… Doğmaliktan, doğmalardan uzak…Burası altın bile olsa vatan değil… Vatanımı çok özlüyorum…

– Ama siz o soğuk yerde yine de yazıyorsunuz, ilham perisi nerden geliyor?

– Sazım, sözüm var ya, onlarsız zor olurdu, hatta çok zor olurdu…

– Sizin sazınıza da, sözünüze de bizler kurban…

– Azerbaycan’da böyle bir deyim var: kurbanın koyün olsun! Sagolun!

– İnşallah bir gün kurbanımız koyun da olur, Karabağımız işkalden kurtulunca, güneyli kardeşlerimiz kendi hakklarını bulunca…

– Tanrı dert vermişse ilacını da vermiş, derdimizin ilacını bulacağız!

– Mutlaka bulacağız!

– Ağrılar, acılar bitecek, yurdun yüzü yine gülecek!

– İnşallah….Röportaj için teşekkür ediyorum, kıymetli zamanınızı ayırdınız ya…

– Ben size teşekkür ediyorum. İnşallah yakın zamanda Baküde görüşmek üzere. Bilyorsunuz işte mart ayının 24’de Baküde konser programıyla kardeşlerimin görüşüne gelcem.

– Burası sizin vatanınız, hep bekleriz, başımız üstüne yeriniz var.
– Her şey için teşekkür ediyorum.



ULDUZE QARAQIZI
qaraqızı@rambler.ru

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.