Şimdi farklı düşünüyoruz... - Haber 1Haber 1

Şimdi farklı düşünüyoruz…

04 Mart 2011 - 18:15

ABONE OL

Kendi yolunu çizmek vede çizdiyi yoldan dolayı herkesten seçilmek hepimizin düşüne bileceyi bir şey zaten. Ama herkes bunu gerçek şekilde hayata geçiremez ki. Farklı düşünce tarzıyla hayat yolunu çizenler tercih ettiyi yolda millet, halk, devlet için çalışacağına kararlı olan insanlar var ki, onlar Yaradan tarafından seçilmişlerdi… haber1.com okurlarıyla tanıştıracağım milletvekili Fazil Mustafa böyle biri zaten. Önce onun geçdiyi hayat yoluna bakalım, sonra röportajı hep beraber okuyalım.

Özgeçmiş: Fazil Mustafa 1965’de doğdu. 1984-1986. yıllarda Sovyet Ordusunda askeri hizmet görmüş. 1991’de Bakü Devlet Universitesinin Hukuk fakultesinde eğitim görmüş. Yukarı Karabağ uğruna olan savaşta halk harekatına katılmış. Öğrenci harekatının liderlerinden olmuş. 1991-1992. yıllarda Azerbaycan Halk cebhesi partisinde faaliyet göstermiş. 1992-1993’de Ebülfez Elçibeyin cumhurbaşkanlığı döneminde Cümhurbaşkanlığında Devlet-Hukuk sektörünün müdiri görevini taşımış. 1995-1998. yıllarda Türkiye cümhuriyetinde E.Elçibeyin özel temsilçisi olmuş. 1998-2001.yıllarda AHCP-de politik işlerle ilgili yardımcı işleriyle uğraşmış.

2001-2003. yıllarda polikadan uzaklaştırılmış vede savaş alanında subay olarak ikinci defa askeri hizmet görmüş. 2003’de ordudan dönmüş ve Büyük Kuruluş Partisinin başkanı seçilmiş. 2005. yılda milletvekili seçilmiş. Parlamentonun İnsan Hukukları Komitesine üye olmuş. 2005-2010. yıllarda AGİK Parlamento Asamblesinde Azerbaycan milli temsilci kuruluna üye olmuş. 2010. yıldan Avrupa Konseyinde Parlamento Asamblesinde Azerbaycan temsilci kuruluna üyedir. Felsefecidir, yüzlercə elmi makale ve 12 kitab yazmış.

– Sovyetler Döneminde politik alanda mücadele aparmak o kadar da kolay değildi. İki defa askeri hizmet görmek, sürgün hayatı yaşamakta hiç kolay değil. Sonra parti başkanı gibi faaliyet göstermek, milletvekili seçilmek, kitablar yazmak ve b. hepsi sizin geçdiyiniz hayat yolu işte. Tüm bunları nasıl becerdiniz?

ul_1.jpg– Çalışmak insan için bir alışkanlık olmalı. Bu yüzden insanoğlu ne istediğini,misyonunun bilmeli. Benim için kişiliğini kanıtlamak ve kendi bakış açısından topluma ulaştırmasını bilmek önemli. Bu açıdan bilim alanı, politika alanı, hatta hukuk alanında olsun farketmez hep çalıştığım şey şu: Diğerlerine benzemeden orijinal, kendi yoluyla tanınan bir hatt göstermesini bilmeli. Anlattıklarımı yazdığım kitaplarda, bilime ait çalışmalarda, politik faaliyyette hep yapıyorum. Politik faaliyette Azerbaycana ait, Azerbaycanın gelişmesine ait kendi konseptle, yani daha gerçek konseptle topluma takdim olunmağa çalışıyoruz.

– Aslında haklısınız…İnsanoğlunun kendi yolunu çizmesi şart…Siz halk h< /span>arekatında faal çalıştınız ve o günden politikaçı olarak tanındınız. Ama itirafta bulunacam, 1990. yıllarda olan güclü politik faaliyet şimdi yok gibi…
– Benim politik faaliyetim orta okul yıllarına rastlanıyor. 1980. seneden bahs ediyorum. Sovyetler baskısına karşı mücadele aparan, benden yaşca büyük olan kişilere katıldım. Bilyormusunuz politikaya küşük yaşta gelmekle olayları takib etmek vede insanları tanımak bir fırsattı aslında. Bu açıdan hukuk fakultesinde öğrenci harekatının liderlerinden biri gibi tüm mitinglerin teşkiline özel olarak katıldım. Halk Cebhesi Partisinin hakimiyeti devrindese devlet görevinde çalışmak, tüm hukuk islahatlarının hayata geçmesinden dolayı tüm çalışmalara yönetmenlik yaptım. Daha sonra siz dediyiniz gibi, sürgün hayatı, hapiste olmak, iki defa askeri suçtan dolayı askeri hızmete gönderilmek, sonra yeni parti yaratmak ve b. hepsi tecrübe benim için. Büyük Kuruluş Partisini yarattık vede iki defa parlamento temsilciliyini kazanmışız. Partimiz Azerbaycanda kendi oyu olan, tanınan, seçilen partilerden biri. Bu da bizim kursun başkalarından ne kadar farklı olduğunu gösteriyor. Tüm duruma uyğun politika yapmasını becermek, politik gerginliğin içinden anlamak, politik alanda mevcut olmağı her politikacının becerdiyi bir şey değil. Bazıları hala 20 yıl önce düşüncesinden bir adım bile uzaklaşamıyor. O yüzden de harekatda , muhalifetde sadece isim olarak kalıyor. Ama fikir, düşünce olarak hiç bir etkileyici gücü yok artık. Bu açıdan düşünüyorum ki, biz parti olarak politik alanda çok ilginc vede yeni duruma uyğun bir politikaçı karakterini yaratmışız.
– Ama deyişiklik toplum içinde dedi koduya neden ola bilir. Toplum 20 sene önce olan prosesleri- politikacıların güclü politik faaliyetini şüanda bile görmek istiyor. Mesela, siz deyişiklik derken neyi kastediyorsunuz?

– Mesela, biz 20 yıl önce başka, 20 yıl sonra daha farklı düşünüyoruz. Düşünce tarzımız arasında olan zaman büyük değişikliye neden oldu. 20 yıl önce milliyetçi olarak daha katı politik anlayışımız vardı. Ama şüanda değiliz. Şimdi düşünüyoruz ki, liberal düşüncenin öne çektiyi bir sistemi ülkemizde yaratmalıyız. Daha başka farklılık politikaya yaklaşma tarzımızın değişmesidir. Biz politakaya mutlak yaklaşma tarzından vazgeçmeliyiz. Mutlak yaklaşma, mutlak akide sadece Yüce Yaradana ait bir şey. Toplumda, insanlık ilişkilerinde mevcut olan politik, ekonomi ilişkiler hepsi izafi seciyeli. Bu açıdan politikada deyişmez, düşüncel erini sona kadar taşımak sorumluluğunu taşımıyoruz. Bilyormusunuz günün şartına uyğun topluma hizmet yapmak gibi bir anlayış var. Şu hizmet anlayışında değişik bir şey olursa o halde nedeni politikada herhangi değişikliyin olmasıyla ilgili bir şey. Toplumun sosyal durumu, toplumun imkanları, dünya görüşü değişse politika mutlaka şu duruma birebir değişmeli. Değişmeyi becermeyenler sadece nerde kalmışsa o yere de mahkum. Böyle birinin topluma hayrı ne ola bilir ki. Öğretmen, mühendis, doktor ve b. meslekler gibi politika da hizmet sanatı. Bahs ettiyim mesleklerde dürüst, aynı zamanda yanlış yaparak çalışma varsa, o türlü de politika bir meslek ve politikada da dürüst çalışanlaar olduğu gibi dürüst olmayanlar da var. Yani her alanda olduğu gibi. Çoğuzaman hizmet anlayışı, üslupu topluma iyi gözükmeye bilir, ama sen bıkmadan yoluna devam etmelisin. Çünkü kendi misyonunu iyi bilirsin, korkmamalısın, doğru bildiğin yolu mutlaka gitmelisin.
– Aslında politika bir maksat uğuruna mücadele demek. Ama politikacının maksatı için nasıl mücadele etmesi farklı…
– Aynen katılıyorum. Politikada gerçek faaliyet olduğu gibi, hayali bir şeyler daha var. Ama her şeyi hayalen düşünmekle bir şey yapmak olmaz ki. Dürüst olmak önemli, gerçekleri kabullenmek lazım. Gerçek hayat ne diyor, önemli olan şu zaten.
– Hayali çalışamaya ikinci türlü faaliyet gibi bakılır…
– Evet. Ama unutmamalıyız ki ikinci türlü faaliyetin zorluklarını liderinden daha çok onun çevresinde olanları etkiliyor. 2003. yılda Büyük Kuruluş Partisini yaratırken ilk olarak söylediyim şu: “Eğer beni lider olarak göre bilirseniz, o zaman ben sizi mutlaka hakimiyete getircem. Ama kimse hiç bir zorluk çekmeden bunu yapmalıyız”. Lider Yaradanın verdiği aklı doğru kullanmasını bilmeli. Çevrende olanları zorluklara sokarak bir şeyler kazanmak, doğru yol değil. Önce kendin zorluklarla baş etmesini bilmelisin, çünkü bu çok önemli. Bu açıdan bazıları çevresini zorluklara sokarak politikada mevcut olmağa iyi bakıyor. Oysa bu doğru değil. Biz buna karşıyız. Tüm aklın imkan verdiği yolları kullanarak, topluma sıkıntı yaşatmadan hakimiyete gelme yolunu hedef olarak seçmişiz.
– Galiba bilgeler haklı. Tecrübe için yaşın ilerlemesi gerekir. 20 yıl önce düşünceleriniz genc yaşın çılgınlığından doğmuş. Ama 20 sene sonra tecrübe konuşuyor artık. Belki bu kadar sabırlı olma nedenizin tecrübedir?
– Bilyormusunuz insanoğlunun dünya görüşü, bilgi sahibi olması vede yaş ilerledikce hayata olan bakışı değişdikce, yaklaşmalar da değişiyor. Böyle bir laf var: 20 yaşta isyan etmiyorsan o halde kalbin yok, 40 yaşta isyan etmek istiyorsan o halde aklın yok. Aslında ben bu türlü yaklaşmanı kabul ediyorum. Kalble akıl hep mücadele durumunda, hep karşı karşıya geler de. Ama zaman geçince insanoğlu sorum luluk taşıtığını pek iyi anlıyor. Anlıyorsun ki kalbin çok şey isteye bilir, ama sen hep kalbin isteyiyle çalışma yapamazsın. Toplum düşünmek, toplum için çalışmak için aklını kullanmalısın. Bu kadar basit yani. Bu açıdan yaşlantıkca sorumluluklarını daha iyi anlama anlayışına sahib olursun. Sabırlı olmak, olaylara sabırla yaklaşman, sakin şekilde faaliyet göstermesini bilmelisin.
– Toplum bu sakinliği kabullenmeye bilir ama…Toplum Fazil Mustafanın 25 yaşlı çılgın devrini yeniden görmek isteye bilir ama…
– Yunus İmre güzel söylemiş: Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun. Selam herkese söylene bilir, Allah selamı ya, ama selamı bilenlerin duyması çok önemli. Bilmeyenlerinden bilmemesinden dolayı rahatsız olmak gerekmez. Önemli olan 1-5 kişi olsun fark etmez, selamı bilenlerin duyması. Politikada böyle. Yapacağın işin toplum için bir zarar veremeyeceyine inanıyorsan o zaman şunu mutlaka paylaşmalısın. Bu yüzden düşünüyorum ki kim hangi anlamda anlamasına rağmen biz eski tezlere karşıyız. Mesela şüanda 20 yıl önce yazdığım düşüncelerin bazılarını kabul etmiyorum.
– Ben de sorcaktım zaten. Belki bu yüzden şimdi size karşı çıkarak eski düşünceleriniz şimdi düşündüklerinizi kıyaslıyorlar…Aceba neden şunu yapıyorlar?
– Ben 20 yıl önce dediyim düşüncelerimden kaçmıyorum ki. O düşünceler 25 yaşlı gencin düşünceleri. Bildiyim o kadardı, o kadar okudum, o kadar söyledim. Ama yıllar sonra düşüncelerim dini bilgier, felsefi bilgiler üzerine kuruldu, hayata bakış açım değişti. Ve anladım ki milletin, vatanın, toprağ ın mutluluğu denilen bir şey yok aslında. Mutluluk fertin mutluluğu.
Toplumun bir kişiye önem vermeden onu kolektifde mutlu etmek fikri yanlış bir şey, saçma yaklaşma. Hitler de böyle yapmak istemiş, Stalin de. Her iki lider kolektif bir toplum kurmak isteseler bile bu olmadı işte. Bu yüzden toplumu felakete sürüklediler. Bilyormusunuz bu gibi sorunlarla ilgili mutlaka tarihi tecrübe, dünya görüşünün deyişikliyi önemli.
– Çok mütalaa etmeniz belli. Bilgisi çok olanın düşünceleri hep gelişiyor diyorlar ya…
– Genellikle mütalaa durmayan bir proses. İyi bir laf var: İmanı, düşüncesi olan kişinin 5 defa namaz kılmasının önemi ne. Ama imanın paslanmaması için, Allahın iradesini duymak, Kuranı okumak lazım. Aynı zamanda
aklın, hafızanın da paslanmaması gerekir. Çoğuzaman bazıları hafızasından yakınıyor, ama aklından değil. Oysa asıl aklı olan kişi hep hafızasını koruma gücüne sahib. Hafıza okurken, bazı halde mütalaa prosesinde gelişiyor. Bu yüzden düşünüyorum ki, mütalaa hep devam etmeli. Hatta şunu da söyleyim belki ilerde, mesela 10 yıl sonra şimdiki düşüncelerimdene daha farklı düşüneyim. Yani hayat bu, yaş ilerledikce ne olacağı belli o lmaz. Ama ne olur olsun doğru yolla olsun, bu çok önemli.
– Belki bu gibi nedenlerden dolayı yazar olarak kendinizi göstermesini de bildiniz. 12 kitab yazmak vede yayınlamak o kadar da kolay değil…
– Hala politikaya gelmeden önce yazmaya başladım. Küçük yaşlarında bir çok edebiyat okudum, bu açıdan geniş bilgim vardı. Hatta hala orta okul devrinde Azerbaycanın tanınmış gazetelerinde şiirlerim, makalelerim yayınlandı. Sosyal, siyasi makalelerise politikaya geldiyim devrle aynı zamanda yazmağa başladım. Çünk ü düşünceleri topluma ulaştırmak, toplumla paylaşmak gerekirdi.
– Ama malum daha çok ilimle uğraşıyorsunuz…
– Evet.
– İlginizi çeken konular hangisi?
– Azerbaycan dini psikolojisi, tarihe yeni bakış, hükuk, felsefi kitaplar yazdım. Şunlar hepsi günmüzün talebi, topluma bakmanın nasıl olduğunu gösteriyor zaten. Aynı zamanda okurlara da ihtiyacımız var ama. Lidere sadece sempatin ola bilir, ama bu geçici bir durum. Düşünce, ideya, herhangi bir eserden yaranan izlenim kalıcıdır. Bu açıdan düşüncelerimi yazmak çok önemli. Politika sadece sözlü faaliyyet değil, politika herhangi bir bürokrat anlayışı da değil. Mesela bakan göreviyle görevlendirilen birine politikacı demek doğru değil. Bu yanlış bir fikir, bakan olmak hala politikacı olmak değil. Politika fikirdi, ideyadı, ideyanın gerçekle şməsidir. Bu ideyanın gerçekleşmesinde senin hakkın ne, entelektüel gücün ne, hazırlığın hangi seviyede. Bahs ettiklerimi sadece yazdığın eserle göstere bilirsin. İlmi faaliyetimde toplumu daha çok ilgilendiren ” Din ve İman” problemlerini araştırarak şu konuyu müdafaa ettim.
– Duyduğum kadarıla müdafaa hiçte kolay olmamış…
– Politik bakış açısından dolayı 5 yıl uğraştım. Ama 5 yıl bir tecrübe oldu benim için, çünk&amp;uum l; 5 yıl sinra konunun daha geniş bir şekilde ve de şeffaf şekilde müdafaa ettim. Düşünüyorum bu ilmi faaliyet için bir alışkanlık yarattı. Şüanda onlarca konferanslara davet olunurum vede davetlere mutlaka katılıyorum, konu üzerine konuşmalar yapıyorum. İlginc olan bilyormususnuz ne? Her defa konferanslarda farklı konular üzerine konuşmalar yapıyorum. Mesela, küreselleşme de dahil edebiyat, siyaset, din, tarih, felsefe, hükuk konularından bahs ediyorum. Gerçi zaman açıdan bahs ettiyim tüm konular üzerine konuşmak zor, ama severek bu işi yapıyorum.
– Önemli olan da bu zaten. Şimdi de çok partilikle ilgili konuşalım. Bir zamanlar aynı partide, aynı savaş alanında beraber mücadele aparan kişiler şüanda farklı partilerde çalışıyor. Nasıl düşünüyorsunuz aceba, Azerbaycana çokpartilik lazım mı, belki bir partide birleşerek millet için daha çok çalışa bilirdiniz?
– Azerbaycanda çok partilik üretim ilişkilerine, ekonomi katman proseslere uyğun olarak formalaşmamış, sırf psikoloji faktöre durur. Yani bazıları yıllar önceden politikada olmasına rağmen politikadan gitmeli olduğu halde, başka bir meslek seçemiyor. Bu yüzden de politikada kalıyor vede politikanı kendi için kullanıyor. Bir kısım sadece kendini politikada buluyor, bu yüzden kendini politikaya adamış. Azerbaycan toplumunda otoriter meyiller hala da güclü olduğu için toplumda doğal katman yok. Ekonomi özgürlük yeterli olmadığından dolayı insanlar ekonomi durumdan dolayı bazı, statik bir meslek peşe kazanmalı. Ülkemizde hiç kim temelli bir meslek sahibi olamaz. Çünkü kanunlar bir günde, hatta bürokratik baskılar bir günde değişe bilir. Bu çok tehlikeli bir belirti. Bu yüzden politikada da bitmemiş kalıyor. Bu faktörler toplumda iki kutup yarattı: Hakimiyetin bölüşmesi Için insanlar iki cenah yerleşti:1. Hakimiyetde olanlar onu korumak için tüm gayri demokratik vasıtaları makbul biliyor. 2. Mühalifette olduğu halde hakimiyeti değişmek, ama şu hedef için mutlaka çalışmak. Tabi ki bu da demokratik tefekkürün, demokratik fikrin formalaşmamasına ortam yarattı. Müxalifet demokratiyadan bahs ediyor, ama dünya görüş açıdan demokratik mühalifet değil. Her iki taraf� �n ideyası olmadı. Çünkü toplum içinde hakimiyet uğuruna savaş başlatığı için, hakimiyetin değişmesi her iki taraf için bir felaketti. Bu yüzden bizim politikadakı yolumuz farklı, misyonumuz farklı. Biz mevcut iktidarla kendi aramızda barışmaz bir mesafe olmasını kabul etmiyoruz. İktidarın Azerbaycan toplumunun bir elementi, ama mürteci elementi olduğunu düşünürüz. Hatta daha çok iş yapmak imkanı olduğu halde bunu y apmadığını düşünürüz. Aynı zamanda barışmaz mühalifetin de hakimiyete taleblerinin bir kısmının haklı olsa bile, düşünce açıdan demokratik olmadığını düşünürüz. Bu da bir tehlike. Yani belki ilerde sen hakimiyete gele bilirsin, ama şimdikilerden daha kötü bir politika yaparsın. Bu açıdan düşünüyorum ki, biz farklıyız ve farklı olduğumuz için kendi partimizi kurmuşuz . Gerçi her iki tarafın probleme rasyonel yaklaşmasını, probleme gerçek bakışlarını kabul ediyoruz. Ama gayri gerçek hedeflerin, hayallerin halka kabul etdirilmesine karşıyız.

Ulduze Qaraqızı
qaraqızı@rambler.ru

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.