Türk halkı birbirine tahammül etmiyor! - Haber 1Haber 1

Türk halkı birbirine tahammül etmiyor!

19 Kasım 2011 - 20:00

ABONE OL

kkk_9.jpgDiaspora geniş bir konu…Mesela Türk diaspora kurumlarını diğer milletlerin diaspora kurumlarıyla kıyaslarken bizlerin ne kadar geride kaldığımızı fark ediyoruz. Gerçek bu zaten…Ama ne olur olsun tecrübe denilen bir şey de büyük iş..Diğer milletlerin diasporasının yaranması belki yüzyıl olmuş….O yüzden bizlerin hala görülecek işleri çok, ne de olsa hala tecrübeye ihtiyacımız var. Diaspora konusunda röportajı Dr.KAZIM KILINÇ ile yaptık.

* Hocam, diyorum ki, şu röportajı bölünmüş Türk milleti, yaranmış diaspora kurumları üzerine kursak….

* Neden olmasın?! Diaspora, lobi-bunlar tabii ki, içiçe geçmiş kavramlar, ama benzer, farklı yönleri var. Şöyle kısaca bahs edeyim. Aslında Türk halkının geçmişine-tarihine baktığımızda görürüz ki, en eski uygarlıklardan biri de türk halkıdır ki, çeşitli boylara, kollara ayrılmış. Çok birlik-beraberlik içinde olmadıkları için de sürekli devlet kurub devlet yıkırmış. Fakat bir süre içinde ayrı kalmalarından dolayı da çok zülümler görmüş. Örneğin Sovyetler Birliği içerisinde, 1920’lere kadar çok büyük zülümler görmüş, Sovyetler Birliği kuruldukdan sonra da katliamlara uğramış, sürgüne gönderilmiş. Mesela Stalin döneminde ahıska türkleri yaşatıkları topraklardan kovulmuş, binlerce insan katl edilmiş. Azeri türklerine baktığımızda görüyoruz ki toprakları bölünmüş, onun dışında baktığımızda kırkızlara, kazaklara asimile edilmeye çalışılmış, sürgüne gönderilmiş. Türkiye türklerine baktığımızda yine aynı durum, türkmenlere baktığımızda (işte Güney Azerbaycanda, Horasanda, Irakta türkmenler yaşıyor) yine aynı. Kısacası Türkiyenin tarihine baktığımızda, dünyanın en eski uygarlıklarından birine sahib olan türk halkı olduğunu görüyoruz.

* Aynı zamanda türk halkı dünyanın çok zülüm gören, katledilen, topraklarından kovulan halklarından biri…

* Aynen katılıyorum. Ben Azerbaycana ilk defa 1994 yılında gelmiştim. Sonrakı dönemlerde de iki yılda bir Azerbaycana geldim. Azerbaycan kültürüyle, konuşmasıyla, hayat biçimiyle Türkiye türklerine çok benzeyen ve çok ortak faydası olan türk halkının iki dalı, iki kolu. Değişik zamanlarda ülkelere yaptığım gezilerde de şunu gördüm-Azerbaycan türkleri de topraklarından ayrı kalmış, sürgün olunmuşlar. Bugün Azerbaycan türklerini Rusyada, Gürcüstanda, Moldovada, Avusturalyada, Kanada, hatta her yerde görmek mümkün. En son Moldovaya gittiyimde 30 min civarında azeri türkünü orda görünce çok şaşırmıştım, derneklerini kurmuşlar. Yani sonucta diaspora çok acı veren bir şey. Memleket hasreti, aile hasreti, akraba hasretiyle yanıb tutuşan insanların çok acı bir şekilde hayat sürmeleri söz konusu. Benim üzüldüyüm en önemli şey şu: Türkler, ne yazık ki birbirlerine tahammül etmiyorlar.

* Yani?

* Mesela azeri türkleri Türkiye türklerine, Türkiye türkleri azeri türklerine, vede türkmen türklerine, özbek türklerine ve başkaları-biribirine tahammül etmiyorlar.

* Aslında türk milletinin en büyük sorunu birbirine tahammül etmemesi, değil mi?

* Aynen. Yani düşünün ki Özbekistan türkleri bir türk kolu olan ahıskalıları katl ediyor, sürgüne gönderiyor . Kırkizistana bakalım. Türkiye türkleri Kırkizistana gedib orada yatırım yaptı, binlerce insana imkan sakladı. Ama kırkızlarsa gedib ilk iş yerlerini yağmaladı, onları kovaladı. Kazakistanda-Kazakistanın kalkınmasında türk iş adamları çok büyük hizmetler gördü, fabrikalar kurdu ve b. Ama bir şey olunca gedib onlara saldırıyorlar. Dediyim gibi Stalin döneminde zaten ahıska türklerine karşı haksızlıklar çok olmuş, 30-50 bin insan katledilmiş, yerlerinden-yurtlarından edilmiş. Şimdi en sonucta Türk cümhuriyyetleri ahıska türklerine karşı haksızlık yapıyor. Kısacası Türk halkı birbirine tahammül etmezse, dünya hiç tahammül etmez, başkaları hiç tahammül etmez.

* Zaten tahammül etmiyorlar…

* Evet…Aslında şu olanlara ben türk açısından değil, insan açısından bakıyorum. Çünkü benim inancım gereyi, hayata bakışım gereyi, ben ırk, din, dil, milliyet açısından insanlara bakmam, sadece insan açısından bakarım o kadar. Tabii ki, bir türk olduğum için de türk halkının rahat içerisinde olmasını, demokrasi içerisinde yaşamasını, özgür bir ortamda hayatını sürdürmesini arzu ederim. İşte tüm bunlar olmadığı için, birbirimize tahammül etmediyimiz için, bu birlik, beraberliyimizi bozduğumuz için hakim gücler bir şekilde türklere zulüm ederek, onları yerlerinden, yurtlarından ederek bir diaspora yaratmışlardır. Bu diaspora yaralı yüreklere, acılı hayatlara, yüreyi dağlanmış insanlara neden olmuştur.

* Mesela, Türkiyede yaranan diasporanın tarihi hangi yıllara rastlıyor?

* Ben tarihçi olmadığım için diasporanın yaranma tarihini net olarak söyleyerek yılları yanlış göstermek istemem. Dolayısıyla benim vereceyim bilgiler tam bir kesinlik ifade eden bilgiler değil. Ben bir ekonomistim vede ekonomiyle ilgili konularda çok daha rahat konuşa bilirim. Ama şunu söyleye bilirim. Diasporanın tarihi çok eskiye dayanmasına rağmen esasen yüz yıllık bir geçmişden bahs ede biliriz. Yani 1. Dünya savaşından etibaren savaşların getirdiyi katliamlarla birlikte kimi türkler kaçmaya, bazıları da işkal devletleri tarafından parçalanmış biçimde bir yerlere dağılmasına neden olmuş. Bu da o demek ki türk diasporasının yaranması epey zaman almış. Belki yüzyıllık bir tarih ola bilir. Ardından kurtuluş savaşı takib ediyor, orada yine bir diaspora olayı oluyor, yerlerinden yurtlarından olan insanlar olmuş. Sonra Türkiyede cümhuriyetin kurulmasıyla birlikte belli bir rahatlık olmuş. Ama 2. Dünya Savaşından sonra yine türk halkları arasında bir kopma yarandı. İşte güneydeki türkmenlerle balkan türkleri, Kafkaz türkleri arasından olan kopmaları ve b. örnek olarak göstere biliriz. Sonrakı olaylarda da benzer olayları görüyoruz. Son olarak 1970. yıllarda bir çok Türk cümhuriyetlerinin Sovyetler Birliğine bağlı olması nedeniyle Türkiyeden geçimini saklayamadığı için Avrupa ülkelerine, özellikle Almanyaya, İngiltereye, Danimarkaya, Belçikaya, ardından Libya, Suudi Arabistan ve Arap ülkelerine gitmiş türkler önce çalışmak için bir süre zamanla vatanı terk etse de, fakat bir süre sonra orada kalmak zorunda olmuşlar. Bugün artık tabii diaspora mı, lobi mi demek lazım-bence üzerinde bir az düşünmek lazım, ama Türkiye türklerine baktığımızda, görüyoruz ki Avrupanın farklı ülkelerinde yaklaşık 4-5 milyon civarında türk var, en büyük kitle Almaniyada-2 milyon civarında. Bunlar tabii ki, özellikle 1990. yıllardan etibaren ezilmişliklerinden büyük ölçüde kurtulmaya başladılar, eğitime önem vermeye başladılar, doktor, hakim, avukat, politikacı, iş adamı olmaya başladılar. Bu yıl Avrupada aşağı-yukarı 100 bin civarında türk işletmesi var. Bunların da 300 bin civarında insanı istihdam ettiyini biliyoruz. 100 milyar evro civarında toplamda bir iş yarattıklarını, acı yarattıklarını biliyoruz. Citti bir lobi oluşturduklarını söyleye biliriz. Kısacası lobicilik, türk lobileri veyahud da diaspora dediyimiz olay önce mecburiyetten yaratılmış, sonrasındaysa orada gönüllü kalmaları sonucunda dünyanın değişik yerlerinde faaliyet gösteren türk diasporasından söz ede biliriz. Ama dediyim gibi, kimileri zorla bir şekilde gitmiş, kimileri mecburiyetten bir iş için gitmiş, fakat kimileri de eğitim amacıyla, iş amacıyla gitmiş, dolayısıyla dünyanın her yerinde yaşayan türkleri severiz, her an onlara destek vermeye hazırız.

* Ama herkes milliyetçiliyi tebliğ etmiyor…Belki siz dediyiniz gibi farklı kurallarla ülkeni terk ettikleri için millet anlamı bir kenara bırakılmış…

* Evet, farklı kurallar yüzünden ülkeni terk edenler dünya ülkelerinde de farklı kurallarla yaşamak zorunda. Belki kendi ülkesinde baskılara maruz kaldığı için ülkeni terk ediyor vede başka bir ülkede sakin hayatına kavuşmayı tercih ediyor veya solcu olduğu için ve b. kısacası farklı nedenler ola bilir. Yani farklı amaclarla, farklı nedenlerle ülkesini terk edenler çok.

* Doğru türkler ülkesini farklı nedenlerle terk ederek dünya ülkelerinde farklı, sakin hayat tarzını tercih ediyorlar. Ama ne yazık bizlere sakin hayatı veren hristiyanlar bizlerin biribirirmize tahammül edememizi kullanıyor…

* Şöyle bir örnek vereyim. Bir aile düşünelim. Baba çocuklara adil davranmıyor, anne çocuklara sevgi açıdan eşit yaklaşmıyor, kardeşler biribirlerini sevmiyor vede sevmemenin ötesinde saygı duymuyor, saygı duymamanın ötesinde beraber yaşamak istemiyor ve b. Şimdi siz söyleyin böyle bir ailenin büyümesi, rahat etmesi, güclü olması mümkün mü?

* Hayır, değil…

* İşte ülkeyi de büyük bir aileye benzete biliriz. Türk halkının farklı kollarının, farklı unsurlarının biribirlerine saygı göstermemesi, birbirlerini sevmemesi, birbirlerine tahammül etmemesi sonucunda enerji bölünüyor, gücler bölünüyor. Gücler bölününce zenginleşemiyor. Bakın, şimdi şöyle örnekler vercem. Şüanda Amerikada sadece 6,5 milyon yahudi var. Hatta Amerikanın en güclü lobisi bile yahudi lobisidir. Yahudi lobisi Amerikanın yönetimlerine ne istiyorlarsa onu da yaptırıyorlar. Amerikan yönetimleri asla ama asla yahudi lobisinin isteklerini görmezden gelen bir politika yürütemezler. Amerika dünyada güclü lobi kimi tanınan ermeni, aynı zamanda rumların lobisinin de isteklerini görmezden gelerek herhangi bir politika yürütemez.

* Farsları unuttunuz ama…

* Farslar o kadar da güclü değil, herhalde Amerika fars lobisinin isteklerini görmezden geliyorsa, demek ki, güclü olmadığını öne çekiyor. Bahs ettiyim lobiler az olsa bile onların gücü dünyaya yetecek kadar büyük. Hatta kendi ülkeleri, miletleri için çok büyük işler görüyorlar. Fakat parçalanmış, bölünmüş, enerjileri dağılmış toplumların kendilerine bir faydaları olmadığı gibi ana vatana da bir faydaları olmuyor. Türk halkı birbirlerine ilgi, saygı göstermedikleri takdirde güclü olamazlar, bir varlık gösteremezler, dünya siyasetinde söz sahibi olamazlar, ekonomileri zayıf olur, fakir kalırlar, sömürülürler, işkal altında tutulurlar, bağımsız olamazlar, hep kullanılırlar…Eğer sen bir türkü, qırkızı, özbeki, yani türk halklarının herhangi birini sevmezsen, o zaman rus, amerikan, ingilis neden sevsin ki?!….

ULDUZE QARAQIZI

ulduzqaraqizi@gmail.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.