Yemek kültürü ve yaşam tarzı - Haber 1Haber 1

Yemek kültürü ve yaşam tarzı

29 Temmuz 2014 - 19:50

ABONE OL

Geçen ay tüm İslam alemiyle birlikte idrak ettiğimiz mübarek Ramazan ayında (bu yıl oruç süresi oldukça da uzundu) daha iyi anladığımız ve şükrettiğimiz en önemli gerçek: Yemek yiyebilmenin, insanın enerji kaynağı olan gıdaları sağlık ve afiyetle tüketebilmenin verdiği mutluluktu.

Allah’ın yarattığı ve en değer verdiği varlık olan insanoğlu, yine onun yarattığı nimetleri, vücut enerjisini sağlamak amacıyla tüketebilme imkanına haiz kılındı. Ve insanoğlu, ilkel çağlarda diğer tüm canlılardan (hayvanat ve nebatat) gücü yettiğini yakalayıp, koparıp, söküp çiğ’de olsa yiyebilme özelliğini, zaman içinde değişen ve gelişen dünyada, ateşi keşfedip yeni yeni pişirme yöntemleri bularak ilerletmeyi başardı. İslamiyet’in verdiği terbiye ile örneğin: Uluorta ve göz önünde yemek yemenin ayıp sayılması, haliyle batılı ülkelerden daha fakir (yönetilen halk veya kulların) olduğu bu alemde, ekmeğin paylaşılması, su hayratlarıyla sevap kazanılması, ramazanda fakir fukaraya erzak dağıtılması ve iftar sofraları kurulması, harplerden, tembellik ve işsizlikten kaynaklanan yoksullukların coğrafyamızdaki etkileri olarak kabul edildi.

Bu tarz konuları daha az yaşayan batı toplumları, dini serbestileri, doğal kaynak zenginlikleri ve sanayileşmenin gücüyle “Yemek yapmayı, sunmayı ve yemeyi” bir kültür boyutuna çekmeyi başardılar. Fransa’da, motorlu araçlara “Kauçuk Lastik” yapan bir fabrika, otoyollarda seyahat eden insanların “yemek yiyebilecekleri yerler haritasını” yaparak hem gastronomi tarihine geçti, hem deli paralarla yapamayacağı bir reklam ve pazarlama mucizesi yaratarak sektörünün dünya yıldızı oldu. Kurduğu vakıf ile bugün sadece ülkesinde değil, tüm dünya gastronomisinin referans kurumuna dönüştü. Restaurantlar, Mutfak ve Pasta Chefleri onun rehberinde (MİCHELİN GUİDE) yer almak için, yenilikler ve başarıların peşinde koşuyorlar.

Yemek ve ilgili sektörlerin yarattığı pazar, gün geçtikçe büyüyor, ekonomiyi pozitif yönde etkiliyor. Tarımsal üretimler çeşitlenerek artıyor, Ar-Ge çalışmalarını şirketler ve devletler teşvik ediyor. Ürün kaliteleri ve lezzetleri arttıkça, gıda sanayii geliştikçe, raf ömrü uzayıp, ambalajlar albeni kazandıkça, yiyen içen insanlar ve bu sektöre yatırım yapanlar artıyor. Tüm dünyada olduğu gibi bizde de yeni nesil GURME’ler yani lezzet severler çoğalıyor.

Türkiye cumhuriyetle beraber batının yöntemlerini, her konuda olduğu gibi (din hariç) benimseyerek, bu alanda ciddi ve hızlı bir gelişim yakaladı. Rahmetli Özal, turizmi teşvik ederek gastronomide ilk adımları attı. AK Parti hükümeti, tarımsal üretime ivme kazandırırken, yerel yönetimleri de yeme-içme mekanlarının çoğalması ve gıda güvenliği konusunda önemli hizmetler verdi. Uygun kredi faizleri, kaliteli ekipman üretimi ve mimari hizmetlerin çoğalması, yatırımları arttırdı. Basının ve sosyal medyanın tanıtımın gücü, gastronomi okulları ve yemek kursları ile yetişen gençlerin bu eğlenceli ve sosyalleştirici sektöre olan ilgileri ülkemiz gastronomi sektörünü son 15 yılda bugünlere getirdi.

Dünya lezzet severleri Türkiye’yi, İstanbul’u, Türk mutfağını, Türkiye’de yetişen ürünleri, Türk chef ve gastronomlarını, ilgili sanayiini tanıdı ve sevdi.

Damak zevki gelişen milletimiz de artık yeni lezzetlerin keşfine çıkıyor, bu konularla ilgili kitaplar okuyor, televizyon programları izliyor, internet sitelerinden yararlanıyor, yemek ve pastacılık kurslarına gidiyor, evlerine yeni ve modern mutfaklar kurduruyorlar. Sofra kurallarına uyuyorlar ve de en önemlisi, ertesi gün yiyeceğini “Allah ne verirse” demeden planlayabiliyor. Hatta gideceği lokantayı, menüsü, ambiyansı, fiyatları ve hizmetiyle mukayese ederek seçebiliyorlar. Osmanlıda zaten temelleri olan ve gelişimini hızla ve çeşitlenerek sürdüren “yemek kültürümüz” sektörün ve halkımızın katkılarıyla daha da büyüyecek.

Gastronomi

M. Vasfi Pakman

Lezzet Markaları Derneği Başkanı

pakman@turcomoney.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.